Rehberlik :Okul, çocuklar için depresyon kaynağı mı?

Rehberlik :Okul, çocuklar için depresyon kaynağı mı?

25.03.2021 423

Çocukların çoğu okuldan sıkılıyor veya korkuyor.

Hafta sonunu iple çekiyor.

Peki, çocuğun okuldan sıkılması ve korkması uzun vadede onları nasıl etkiliyor?

Örneğin, depresyon ihtimalini arttırıyor mu?

 

ARAŞTIRMA

Colorado Üniversitesi'nden Prof. Stephen Maier, fareler ile bir deney yapıyor.

(Farelerin beyni, insan beynine çok benzediği için bilim insanları fare beynini inceleyerek, insan beyni hakkında çıkarımlar yapıyor.)

Bir grup farenin kuyruğuna elektrik şoku veriyor. Fare de kafesteki bir tekerleği kullanarak şoktan kaçabiliyor.

Başka bir grup fareye aynı şoku veriyor ama fareler ne yaparsa yapsın, şoktan kaçamıyor.

Yani, bu durum farelerde öğrenilmiş çaresizlik yaratıyor.

 

SEROTONİN

 Bu sırada farelerin, beyin etkinliklerini inceliyor.

İlk gruptaki farelerde beynin ön lobu ve "ventral striatum (VS)" bölgesi; çaresiz farelerde beynin ön lobu ve "dorsal raphe nucleus (DRN)" bölgesi etkin hale geliyor.

VS ne işe yarıyor? Keyif veren durumlarda, dopamin salgılayarak bedeni harekete geçiriyor.

 

DRN ne işe yarıyor? Depresif durumlarda, serotonin salgılayarak bedene tehditle baş etmesine yardımcı oluyor. Acı çektiğimizde, beynin endorfin salgılaması gibi.

Bu da endişeye sebebiyet veriyor.

(Bu arada Prof. Stephen Maier bu araştırmayla, olumsuz durumlarda da serotonin salgılandığını keşfetmiş oluyor.)

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

O zaman fare kontrol edebileceği bir durumda olursa, durumdan keyif alıyor; durum kontrolü dışında olursa, depresif reaksiyon veriyor ve endişe yaşıyor.

Bu sadece bir durumun yarattığı etki. Bu sürekli olursa, ciddi depresyon başlıyor.

Bu mekanizma insanlarda da aynı şekilde çalışıyor.

OKULLARIN DURUMU

Şimdi okullara bakalım. Okul ortamı, ne kadar çocuğun kontrolünde?

Okuldaki çoğu şey çocuğun kontrolü dışında. Kitaplarını seçemiyor, etkinlikleri seçemiyor, ödevlerini seçemiyor, çalışma şeklini seçemiyor, öğrenme şeklini seçemiyor, öğrenme seviyesini seçemiyor, öğrenme hızını seçemiyor, saatlerini seçemiyor.

Ancak asıl sorun bunlar değil. Asıl sorun, çocuğun bunlara karşı itiraz etme veya mücadele etme hakkı olmaması. Asıl çaresizlik burada başlıyor. Yapabilecekleri hiçbir şey yok.

Mesela, "Öğretmenim bu ödev benim için çok kolay, yapmak istemiyorum." diyemiyor.

 

"Öğretmenim bu ödev benim için çok zor bana başka ödev verin." diyemiyor.

"Öğretmenim bu ödev anlamsız." diyemiyor.

Yani, sürekli bir çaresizlik, endişe veya korku içinde.

ÖĞRETMENLER

Öğretmenlerin durumu da farklı değil.

Sistem, öğretmenleri de çaresiz bırakıyor. Öğretmen, aktif öğrenme yapmak istiyor ama sınav sistemi ve müfredat bunu engelliyor. İstediği gibi ders yapamıyor.

Geçen gün bir öğretmen, "Hocam çok çaresiz ve mutsuzum. Bir şey yapamamak beni mahvediyor." dedi.

KONTROLDE OLMAK

 Kısacası, bir kişi içinde bulunduğu durumunu ne kadar kontrol edebilirse, o kadar mutlu oluyor. Çünkü beyin dopamin salgılıyor.

Durum ne kadar kontrolü dışındaysa ve ne kadar çaresiz bırakılırsa, o kadar endişeli ve mutsuz oluyor.

Okullar ve eğitim sistemi, öğrencileri çaresiz bıraktığı için maalesef mutsuz ve depresif çocuklar yetiştiriyoruz.

Bu sorunu sadece çocuklara seçme özgürlüğü ve durumlarını değiştirme hakkı vererek çözebiliriz.